16 Nisan 2013 Salı

John Frusciante Kafası

Yıllarca aynı müziği yapmakta ısrar eden müzisyenleri nedense hiç sevememişimdir. Samimi gelmezler bana. Gerçek yaratıcılığın sürekli öğrenmekle, keşfetmekle, inanmakla olduğunu düşünürüm.

John Frusciante, inandığı müziği inandığı şekilde yapan ender müzisyenlerden biri. Gerek Red Hot Chili Peppets dönemi, gerekse solo kariyerinde hep daha farklı işler yapmaya çalıştı. RHCP tarihine bakacak olursak eğer, gruba en çok damgasını vuran ismin hep Frusciante olduğunu göreceğiz. Hatta grup Frusciante'siz çıkardığı "I'm With You" albümü için "Bu grubun sadece adı RHCP olarak kaldı.
 Artık tamamiyle farklı bir grubuz." bile dedi.



Enteresandır, Frusciante RHCP'a girerken grubun büyük hayranıydı. Gitar çalış tekniğinde en çok kendisinden önceki gitaristlerden Hillel Slovak'a ve gitarın diğer adı olan Jimi Hendrix'e özenirdi. Gruba ikinci defa girerkense bambaşka bir Frusciante vardı. Artık Slovak veya Hendrix tarzı gitarlar yerine kendi imzasını atabileceği gitar riffleri yazmaya başlayan Frusciante, yaptığı efsane geri vokallerde de grubun tarihine adını yazdırdı.

Solo kariyerine bakacak olursak, RHCP gibi dörde bölünecek fikirler yerine direk kendi bildiğini yaptı John. Yeri geldiğinde akustik gitarıyla bir ozan, yeri geldiğinde ise efektlerin ve notaların arasında kaybolan bir müzik aşığı oldu. Özellikle "The Empyrean" albümüyle ne kadar farklı bir kafası olduğunu, aslında sadece RHCP değil, genel olarak mevcut müzik anlayışının ona ne kadar dar geldiğini gösterdi. Zaten RHCP'dan ayrılma sebebini de "Bilgisayarların nasıl, ne kadar müzik yapabildiğini merak ettiğim için ayrıldım." diye açıkladı.



John Frusciante, yaşadığımız dönemde müzik için büyük bir şans. Gerçek ve abartıdan bunalmış dinleyiciler için bir çıkış noktası. Dinleyenler, dinlemeyenlere tavsiye etsin. Dinlemeyen kalmasın.

Sağlıcakla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder